güvenmek, itimat/emniyet etmek.
trust someone to do something: birinin bir şey yapacağına güvenmek.
birine güveni tam olmak
Fiil
birine inancı tam olmak
Fiil
emanetteki ...
Sıfat, Muhasebe
güvenilirlik gerektiren bir görevde bulunmak
Fiil
emaneten tevdi etmek
Fiil
emaneten teslim etmek
Fiil
bir şeyi emaneten teslim etmek
Fiil
bir mal veya hakkın devir ve ferağ edilememek üzere tahsisi
yediemin olarak idare etmek
Fiil
ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek
Fiil
bir ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek
Fiil
ABD paraları özerindeki simgesöz.
emaneten, emanette, emanet olarak, gözetiminde, himayesinde.
The money will be kept in trust for her children: Para, çocukları adına emanette tutulacak.
birine bir şeyi emaneten tevdi etmek
Fiil
emaneten teslim almak
Fiil
bir şeyin doğruluğuna güvenmek
Fiil